hesabın var mı? giriş yap

  • sahneye her girişinde imparatorluk marşı çalmaya başladığı için acaba elbisesindeki bir buton vazifesiyle kendisi mi çalıyor diye düşündüren şahıs.

  • hemen herkesin bilgisayarla ilk tanıştığında yaptığı, şimdi çoğu komik gelen mallıklardır.

    sene 1985-86 falan, babamın aldığı commodore 64 sayesinde hayatımda ilk kez bir bilgisayarı kanlı canlı görmüştüm.

    babam bilgisayarı televizyona bağladı, açtı. bilgisayar açılır açılmaz oyunlar başlayacak sandığım için elimde joystick ile bekliyorum.

    meşhur mavi açılış ekranı geldiğinde hayal kırıklığı yaşamıştım. babam da -anlamamıştı herhalde ki- bırakıp gitmişti.

    oyunun kasetle yüklenen birşey olduğunu da bilmiyorum daha. ready yazısı bana bakıyor ben ona bakıyorum, ne yapacağımı da bilemiyorum.

    bir komut verilip bilgisayar anlasın diye bir tuşa basıldığını ve o tuşun return olduğunu da öğrenmişim bir yerlerden, çocuk aklıyla "oyun oyna" yazıp return'e basmıştım ve hayatımın ilk syntax error'ünü almıştım.

    hala hatırladıkça gülerim.

  • eğer yeterince uzun bir süre boyunca denersek * teorik olarak duvarın içinden geçebilmemiz mümkün.

    biz dahil evrendeki her şeyin %99,9'unun boşluktan oluştuğunu düşünürsek çok da şaşırmamamız lazım aslında buna. neredeyse tamamı boşluk olan şeyler nasıl birbirlerinin içinden geçemez? duvara yumruğumuzu vurduğumuzda örneğin, elimizdeki atomların çoğu boşluk, duvardaki atomların da... o halde niye maddelerin içinden geçemiyoruz?

    bunun olmayışının nedeni atom çekirdeği etrafında hiç durmadan dönmekte olan elektronlar. yumruğumuzu duvara vurduğumuzda aslında duvarın en üst yüzeyindeki elektronlar, aynı yükte olan elimizin üst yüzeyindeki elektronlara bir itme kuvveti uygular. bu itme kuvveti o kadar güçlüdür ki aslında gerçekte hiçbir şeye dokunamamıza neden olur. sadece yaklaştırmış oluruz. sonuç olarak elimiz kırılır, kanar ama duvardan geçmez. (bkz: #31823680)

    fakat asıl ilginç kısım burası. kuantum mekaniğine göre elektronlar sürekli hareket halinde olduğu için, biz yeterince uzun bir süre duvarın içinden geçmeyi denersek elbet bir zaman duvardaki elektronların arasındaki boşluklar ile vücudumuzdakiler birbirleri üstüne denk gelecek ve biz duvarın içinden geçebileceğiz! eğer birkaç tirilyon kere duvarın içinden geçmeyi denersek bu olasılık bunların birinde gerçekleşir ve kendimizi duvarın öteki tarafında buluruz. tabii bu yüz binlerce yıl alabileceğinden hala kapıyı kullanmak daha mantıklı.

  • tık

    "moskova’da sokak köpekleri sabahın erken saatlerinde yaşadıkları varoşlardan yola çıkıyorlar… metroya binip, kolaylıkla yiyecek buldukları şehir merkezine geliyorlar…
    sokak köpeklerinin geceyi geçirdikleri varoş bölgelerine gitmek için metro kullandıklarını farkeden uzmanlar onları incelemiş.
    bu incelemenin sonunda elde ettikleri bulgular onları daha da şaşırtmış. dr. andrei poiarkov gözlemlerini şöyle anlatıyor: 'farkettik ki, köpekler doğru metro durağında inmek için alıştırma yapıyorlar. birbirlerine metroda ne kadar kalmaları gerektiğini öğretiyorlar. bu köpekler için en iyi yiyecek kaynağı şehir merkezinde… o yüzden de yaşadıkları bölge olan varoşlardan şehir merkezine gitmeyi öğrenmeleri gerekiyordu. sabah erken saatlerde metroya binip şehir merkezine gidiyorlar, akşam mesai bitiminde de tekrar metroya binip varoşlara dönüyorlar. insanlardan hiçbir farkları yok.bazen trende uyuyakalıyorlar ve inmeleri gereken durağı kaçırıyorlar… incelememiz sırasında sokak köpeklerinin trafik lambalarına da uygun hareket ettiklerini gördük.'

    tabii, bu arada moskova halkının da bu köpekleri, itip kakmak, şikayet etmek, görevlileri çağırıp barınaklara attırmak yerine, beraberce seyahat etmeleri ciddi bir alkış gerektiriyor."

    haber linki de buldum.
    tık
    edit. linkler yenilendi.

  • antik mısır medeniyetinin bilim konusunda kayışı kopardığı konular.
    misal:

    antik mısırda hamile bir kadının karnındaki bebeğin kız mı yoksa erkek mi olduğunu tahmin etmek için bir test geliştirilmiş. vay amk!
    yönteme bak şimdi, hamile kadının bir kaç gün buğday ve arpa tohumlarına idrarını yapması sağlanırmış.
    eğer sadece buğday filizlenirse bebek kız, sadece arpa filizlenirse bebek erkek her ikisi de filizlenmezse ortada bebek filan yok, kadın hamile değil.

    2000 yıl önce sen nasıl ettin nasıl bir tesadüfle veya çalışma ile bunu buldun arkadaş? piramit konusuna hiç girmiyorum ramses mamses demem üzerim!

    üstelik, kafası kırık isviçreli bilimadamları ve norveçli balıkçılar çok eski bir papirusta tarif edilen bu testin doğruluğunu anlamak için 1963 yılında bir çalışma yapmışlar. isviçreli bilimadamları buldukları bulgularda bu yöntemin yüzde 70 oranda doğru sonuç verdiğini tespit etmişler. norveçli balıkçılar ise deneyin neresinde görev aldıkları henüz bilinmiyor.

    1

  • hiç kimsenin önünde iliklemesinler diye hakimlerin ve avukatların giydikleri cübbelerin düğmesiz olması.

    son zamanlarda tayyip'in bu konudaki hazımsızlığını görünce ufkum 8 bin kat arttı.

    edit:beltedmanatee hatırlattı, rüşvet almasınlar diye cübbelerin cepleri de olmuyormuş.

    gidişata bakılırsa yakında cübbeler hem düğmeli hem de cepli olacak.

    edit: imla.

    bir yıl sonra edit: şaşırmadım! aynen öyle oldu. iyi uykular türkiye.

  • 7000 entry sahibi, 600+ karması olan celebrity sözlük yazarlarının dahi başlık içinde ara butonunu kullanmaması, bu sebeple sözlüğün en popüler başlıklarının anasının sikilmesi. aferin valla, debe'ye de girmiş. bu başlığın 5 sene sonraki halini düşünemiyorum. penguenler ve gamzeler sevsin sizi!

    #21303865 / 26 aralık 2010 / tam 51 kez favorilenmiş bu entry. hatta başlığı şükela modunda incelediğinde dahi ilk sayfalarda çıkıyor. yapman gereken tek şey başlık içinde "gamzedeyim" kelimesini aramak.

    #30464433 / 5 ekim 2012 / bu arkadaş da aramaya inanmamış. bire bir aynı temalı 2. entry.

    #32154294 / 13 şubat 2013 / bu arkadaş da aramaya inanmamış. belki de bilmiyor, yol gösteren olmamış.

    #48406062 / 14 ocak 2015 / ve fakat sen diazepam'sın yahu, büyük düşün biraz! sen nasıl aramazsın arkadaş? yazık, bu sözlüğün ruhuna fatiha okuruz bir müddet sonra..

  • acayip bir operasyondur.

    aralik 1989’da, amerika, general manuel noriega’yi tahtindan indirmek icin panama’yi isgal etti. amerikan askerleri panama’ya girer girmez, noriega ve yandaslari, vatikan elciligine sigindilar. vatikan elciligi panama topraklari icindeydi ama uluslararasi kanunlara gore amerikan askerlerinin, elcilik binasina girme gibi bir yetkileri yoktu. yemezdi! salak bush babasi en buyuk push, "oglum, siz gidin din minle ugrasin. niye diktatore ev sahipligi yapiyorsunuz. ne is?" gibisinden vatikan’a noriega'nin teslimi icin ricada bulundu ama herhangi bir sonuc alamadi. vatikan, "yaziktir, bize siginmis, veremeyiz" dedi, isi kapatmaya calisti!

    amerikan askerlerinin, en buyuk silahlari kullanmaktan baska caresi kalmamisti!

    amerikan askerleri nasil bir silah kullandi dersiniz?

    --- spoiler ---

    rock muzik!

    --- spoiler ---

    evet rock muzigini silah olarak kullandi amerikan askerleri.

    elcilik binasinin etrafina cok guclu hoparlörler getirildi. hoparlörlere guclu bir radyo baglandi ve radyo da amerikan askeri ussu’nun radyo istasyonuna cevrildi. radyonun sesi sonuna kadar acildi ve sirasiyla van halen’den panama, the clash’dan ı fought the law, guns n’ roses’dan welcome to the jungle ve jethro tull’dan too old to rock’n roll calinmaya baslandi. butun mahalle gumbur gumbur sallaniyordu. 3 gun boyunca, gece gunduz, muzik devam etti... kulaklari sagir edecek bir ses tonda.

    vatikan buyukelcisi, her boka karisan, kil tipli ve sorunlu komsu gibi aldi eline telefonu, george h. bush’u aradi. aralarinda “ooolum, manyak misin? kissana muzigin sesini. yarin ise gidecem” gibi bir diyalog yasandi. bush "efendilik bende kalsin, komsuluk bozulmasin" dedi herhalde ve muzik 3 gun sonra durdu. buyukelci “lan simdi bunlar yeniden baslar” korkusuyla, noriega’ya “sen git teslim ol lan” dedi.

    noriega, 3 aralik 1990 gunu amerikan askerlerine teslim oldu.

    simdi kissadan hisse kismi - velvet ındiegroundun sahibi koreli kardesim... al sen plaklari, git saray'a. sen yapman gerekeni anladin!

  • adamı pc başından kaldıramıyorum diye şikayet ediyordum, demin gördüm motorla pokemon avında. işin yoksa sokaklarda adam ara bundan sonra, en azından eskiden yerini biliyordum.

    az önce bankaya gittik, veznede iki tane bulmuş, ona seviniyor , 1700 liralık kredi taksidini de topladığı pokemonlar ödeyecek sanırım.

  • oturuyorum balkonda
    elimde sigaram
    allah'tan kokusuz küllük var
    yoksa ne derim hatuna
    ağzıma sıçar
    küller yere dökülmüş diye

  • isveçlilerin yoğun olarak kullanıp ürettiği tütün ürünü.

    bana da isviçreli bir arkadaş getirdi 4 kutu. sigara muhabbeti açılmıştı, günde 1 paket içiyorum diyince "have you evet tried snus?" dedi, o ney la dedim de kendisi anlattı. bu ürün ton balığı kutularının daha küçüğü kaplara koyularak satılıyor. içerisinde markasına göre değişmekle birlikte -bende olanlar doğrultusunda- 15 ile 25 arasında tütün poşeti bulunuyor.

    kutusu: tık
    içi: tık

    kullanımı da şöyle; kutuyu açıp içerisinden bir poşet alıyorsunuz, üst dudağın sağ ya da sol tarafına (neden ortası değil bilmiyorum, bizim eleman şiddetle ortaya koymamamı tavsiye etti.) diş etiyle dudak arasına yerleştiriyorsunuz.

    mantığı da şöyle; siz snusü yerleştirdikten sonra poşetin içindeki tütünden yavaş yavaş nikotin yayılıyor, dudağınız da o nikotini emip vücuda nikotin sokuyor. siz de -ülkemizde olan şekliyle- sigaradan aldığınız nikotini bundan alıyorsunuz, dolayısıyla sigara isteğiniz azalıyor.

    peki etkileri nedir? arkadaşlar öncelikle bu şey ilk 3-4 kullanımda deli gibi yakıyor dudağınızı. gözümden yaş geldi ki 182 95kg adamım lan ben, koyduğumu oturturum. oturdum ağladım resmen bu acı bir an önce dinsin diye. kullanırken de aynı zamanda isviçreli arkadaşla konuşuyordum, o bana anlatıyordu nasıl kullanılacağını. ona dert yanarken "keep calm, don't be coward" falan dedi, 5. dakikanın sonunda da "şu an acı hissetmiyor olman gerekiyor" falan dedi, he dedim ve cidden durdu. sizin tercihinize göre 20-40 dakika arası durabilir. ben genelde yarım saat civarı tutuyorum.

    şimdi siz diyeceksiniz ki, ee o kadar anlattın da sigaranın yerini gerçekten tutuyor mu? demezseniz de ben demiştim ve cevabımı buldum. ama söylemem. parayla aslanım, verirsin parayı alırsın bilgiyi. şaka şaka. evet tutuyor, ama nasıl?

    biz elemanla konuşurken kendisi de demişti, "smokers has 2 habit about smoking. one of is nicotine addicting and the other one is smoking addict. snus can help about nicotine addict, when you use snus you will forget the smoking addict, because your brain wants nicotine, not smoking. but your habits wants to 'smoking', you know hit the cigarette, play with smoking etc... you'll forget all of these if you become a regular snus addict, and the finally you will be a nicotine addict as ı am."

    yani diyor ki aslında sigaranın iki tür bağımlılığı var, birisi nikotin alışkanlığı diğeri sigaraya bağlı olan alışkanlık. sen snus kullandıkça vücudunun nikotin ihtiyacını karşılayacaksın ve sigaraya bağlı alışkanlığını unutacaksın, küle vurmak ya da elinde sigaraya oynamak gibi. finalde de benim gibi sigara bağımlısı değil nikotin bağımlısı olacaksın.

    açıkçası benim canım "sigara" istiyordu. bu beynin bir yanılsaması, siz vücudunuza yoğun nikotini bu zamana kadar hep sigarayla yüklediğiniz için başka bir tütün ürünü kullanarak nikotin alamayacağınızı düşünüyorsunuz ama öyle olmuyor, kullandıktan sonra sigara kadar tatmin ediyor, zaten insanların dediği şey de bu. rahatlama hissi, kafayı güzel yapma hissi vs. diye. bunun nedeni de bazı snuslerin nikotin oranının çok fazla olması. bir sigarada yaklaşık 0.8-1mg arası nikotin bulunurken tek bir poşet snuste 20mg kadar nikotin bulunabiliyor. tabii ki bu da markasına göre değişiyor.

    bu kadar yazdık, gelelim teminat kısmına. bunu türkiye'den satın alabilir misiniz? günümüz koşullarıyla hayır. bir kere bu ürün yasak (aslında e-sigara gibi, getirtebilen bulabilirsen alırsın. ama satışını yapan birileri varsa inanmayın, muhtemelen dolandırıcıdır.) dolayısıyla yurt içinde olup da almanız imkansız. ya yurt dışına çıkıp orada alıp geleceksiniz, ya da yurt dışından gelen birileri size getirecek. bir diğer husus da fiyat kısmı. bana getiren eleman kutusuna 3 euro dedi, türkiyede satış yaptığını iddia eden siteler 450 lira diyor asdgjpoadskgo. kanmayın arkadaşlar, ben denemedim ama yüksek ihtimalle dolandırılacaksınız.

    işin özü sigaradan daha az zararlı, ama zararlı bir madde bu. ya sigara içip gırtlak ya da akciğer kanseri olacaksınız, ya da snus kullanıp ağız kanseri. tercih sizin.

  • yurtdışı akıllı telefon kullanan arkadaşlar. toplanın ufkunuzu iki değil dört katına çıkarıyorum.

    diyelim ki 5 yıl önce bir yurtdışı gezinizde iphone x alıp türkiye'ye döndünüz. vergisini ödeyip btk'ya kaydını yaptırdınız. telefonunuz eskidi ve bozuldu. tesadüf bu ya yine yurtdışına işiniz düştü. bir iphone bayisine ya da yetkili satıcıya gidip eski telefonu verip parasıyla yeni bir telefon alıyorsunuz. yeni yurtdışı iphonenunuzu alırken satıcıdan değişim belgesi rica ediyorsunuz. eğer bu belgeyi alırsanız türkiye'ye döndüğünüzde eski iphonedaki imei yeni telefona aktarılıyor ve sizden yeniden kayıt ücreti alınmıyor. 30 bin cepte, telefon sıfır. bir teşekkür alırım.